KOPUŞ
NORDSTROM: "Profesör Bergman, ben Jim Nordstrom. Şimdi laser barajını geçtik ve bir kaç dakika içinde Doktor Russell’ın radyasyon mühürleri manuel kontrol talimatını uygulamaya hazır olacağız. "
VICTOR: "Tamam, Nordstrom. Sizi yakından izliyoruz"
HELENA: "İzleme Deposu 2.Alandan Kartal 14. Ben Doktor Russell."
PILOT 14: "Evet, Doktor?"
HELENA : "Boşaltma işlemini ne zaman tamamlayacaksınız?"
PILOT 14: "Şu anda son bir kaç varil gidiyor. Tahmin ediyorum on dakika kadar. "
HELENA: "Steiner. Gemi kalkar kalkmaz lütfen radyasyon mühürünün manuel kontrolüne başlayın."
STEINER: "Evet, Doktor."
VICTOR: "Gerçekten baştan aşağı kontrol mü yapıyorsunuz."
HELENA: "Evet öyle"
VICTOR: "Beyin aktiviteleri normal."
HELENA: "Normal."
PİLOT 2: "Ay Üssü Alfa, burası Kartal 2. Tarife zamanında iniş yapacağız."
PAUL: "Kartal 2 burası Ay Üssü Alfa. Bekliyoruz."
PİLOT 2: "Komutan Koenig. Ay saati ile 23.35’de Ay Üssü Alfa’ya inmiş olacağız. "
HOSTES: "Kahve, Komutan?"
KOENIG: "Teşekkürler."
PİLOT 2: "Komutan, Dünya’dan Komisyon Üyesi Simmonds’un video mesajı var."
KOENIG: "Görüşeceğim."
SIMMONDS: "Ah, John. Tamamdır, imza atıldı, mühür vuruldu ve onaylandı. Uzay Komisyonu Ay Üssü Alfa Komutanlığına atanmanızı biraz önce onayladı. "
KOENIG: "Pekala Komutan Gorski ne olacak?"
SIMMONDS: "Oh, ben, ah, onu bir saat önce komuta işinden alıkoydum. O senin problemin değil, John." "Hayır, senin görevin Meta’ya insan indirmek. "
KOENIG: "Başka yeni bir bilgi var mı?"
SIMMONDS: "Şu nasıl hoşuna gidecek?"
SIMMONDS: "Meta gezegeninin, insansız Uzay Yolcusu 9’dan alınan ilk yakın plan görüntüleri şimdi elimize geçti. "
KOENIG: "Bir atmosferi var."
SIMMONDS: "Sadece bu da değil. Aynı uzay aracından sinyaller alıyoruz, güçlü ve net sinyaller. Bunda hiç şüphe yok. Meta gezegeni bildiğimiz anlamda hayata imkan tanıyabilir. John. Meta Sondası astronot virüs salgını bize engel olmamalı. Meta’ya insanlı bir iniş gerçekleştirmemiz lazım. Bizi hiç bir şey durduramamalı. Hiç bir şey. İyi şanslar."
PİLOT 2: "Meta Sondası fırlatma platformunun büyük resimlerini alıyoruz Komutan. "
PİLOT 2: "Bunları sizin için alıyorum."
PİLOT 2: "Orada, şu anda Sonda Gemisi yanaşma halinde."
KOENIG: "Güzel görünüyor. Onu bir de Meta yolunda görmek isterdim.."
STEINER: "Hepsi bu kadar, Profesör. Hepsi kontrol edildi."
STEINER: "Burada kesinlikle radyasyon sızıntısı yok. Şimdi içeri giriyoruz."
VICTOR: "Güzel, Steiner. Teşekkürler."
HELENA: "Beyin aktivitesinde bir artış var. Steiner, Nordstrom’u oradan uzak tut, sanıyorum bir sorunu var."
VICTOR: "Güvenlik." "Nordstrom’u oradan alıp içeri getirin."
GÜVENLİK GÖREVLİSİ: "Emredersiniz."
STEINER: "Doktor. Başı belada. Burada yardıma ihtiyacım var."
NORDSTROM: "Ben...Ben...Buradan çıkmam lazım!"
HELENA: "Yoğun Bakım Bölümü lütfen hazır olun. Sorunumuz var."
NORDSTROM: "Buradan çıkmam lazım! Buradan çıkmam lazım!"
VICTOR: "Arınma alanına. Haydi."
STEINER : "Profesör!"
STEINER: "Çıldırdı!" "Onu tutamıyorum!" "Gitmemiz lazım, Nordstrom! Yapma.."
PİLOT 2: "Komutan son alçalmaya geçtik."
VICTOR: "Ooo, John."
KOENIG: "Victor! Hala buralarda mısın?"
VICTOR: "Evet, ben, ah, " " Kafama takılan bir konu var." "Olanlar söylediklerinden, tahmin ettiğimden çok daha ciddi."
KOENIG: "Ne demek istiyorsun?"
VICTOR: "John burada insanlar ölüyor."
KOENIG: "Virüs salgını mı?"
VICTOR: "Virüs salgını."
GORSKI: "Komutan Koenig."
KOENIG: "Komutan Gorski."
GORSKI: "Sanıyorum ikimiz de durumdan haberdarız. Yerleşmek için yalnız kalmayı isteyeceğinizi düşündüm. Şüphesiz yorucu bir yolculuk yaptınız."
KOENIG: "Teşekkürler."
GORSKI: "Ayrılmamdan önce konuşmak isteyeceğiniz konular olur ise ben dairemde olacağım. İyi şanslar."
KOENIG: "Evet, sanırım gayet olumlu kabulleniyor. Bu kadar aceleyle görevden alınmasına kafa yoruyor olmalı. "
VICTOR: "Oh, eminim altından kalkacaktır."
KOENIG: "Oh, bence de. Her zaman çok esnek olmuştur."
VICTOR: "Hmm."
OUMA: "Komutan!"
KOENIG: "Benjamin."
OUMA: "Sizi gördüğüme çok sevindim."
KOENIG:: "Seni görmek çok güzel."
MICHAEL: "Komutan. Yeniden hoş geldiniz."
KOENIG: "Michael. Nasılsın?"
TEKNİSYEN: "Selamlar, efendim. nasılsınız?"
KOENIG: "İyidir."
TANYA: "Tanya Alexander."
KOENIG: "Merhaba, Tanya."
PAUL: "Yeniden hoş geldiniz, Komutan."
KOENIG: "Paul, seni görmek çok güzel."
KOENIG: "Pekala. Virüs değil. Peki nedir öyleyse?"
VICTOR: "John, Hiç bilemiyorum. Radyasyona çok benziyor, ancak, um-"
KOENIG: "Ancak ne?"
VICTOR: "Orada radyasyon yok."
KOENIG: "Victor. Burada insanların öldüğü gerçeğini göz ardı etmeyeceğimi bilecek kadar beni iyi tanırsın. "
VICTOR: "Oh.."
KOENIG: "Ancak, yüzyılın uzay yolculuğunun parmaklarımızın arasından kayıp gitmesine müsaade edilemez."
VICTOR: "Oh, tabii, anlıyorum."
KOENIG: "Bu gezegen ancak iniş yapılmasına imkan verecek kadar yakından geçiyor. Hataya tahammül yok."
VICTOR: "Evet. Ama buradaki problem Meta Sondasına etki edebilir. Doktor Russell’ın bazı ilginç düşünceleri var."
KOENIG: "Evet, Simmonds Doktor Russell hakkında her şeyi bana anlattı ve ben-"
VICTOR: "Aslında, size fazla bir şey anlatmış olamaz. Komutan Gorski, ona bulguları konusunda her hangi bir rapor vermesini yasaklamıştı.."
KOENIG: "Oho.."
VICTOR: "Baksana. Neden kendisiyle konuşmuyorsun?"
HELENA: "Evet."
KOENIG: "Doktor Russell?"
KOENIG: "John Koenig."
HELENA: "Komutan."
KOENIG: "Dolamare, binsekizyüzseksenyedi. Tıpkı Louis Pasteur ve Madame Curie’nin kullandıklarından değil mi?"
HELENA: "Bu sadece bir kopya. Üniversiteden hediye"
KOENIG: "Doktor. Meta Sondası astronotlarımız ne zaman bu virüsten kurtulabilirler?"
HELENA: "Bu bir virüs değil. Başlarına gelen şey alışılmadık bir tür beyin hasarı. Durumları ise kritik."
KOENIG: "Yani durumları düzelmeyecek mi?" "Yedek mürettebatın durumu nedir? Bu uçuş görevine çıkabilmek için tıbbi bakımdan hazırlar mı?"
HELENA: "Tıpkı astronot Warren ve Sparkman gibi tesir altında kalarak hastalandıklarını söyleyebilirim. "
KOENIG: "Bunun ne anlama geldiğini biliyor musunuz?"
HELENA: "Komutan, bu sabah dokuzuncu adamın ölümüne tanık oldum. Bir ara iyi gibiydi, ardından bütün kontrolünü kaybetti. Buraya bakın." "Bu termografi görüntüsü. Tümör parçalanıyor, burada radyasyona maruz kalındığında görülen klasik tipte ani kontrol kaybı söz konusu."
KOENIG: "Doktor, bu türden onbir olayınız olmuş."
HELENA: "Dokuz ölüm."
KOENIG: "Doğru, ancak ölenlerin hepsi de 2 nolu Nükleer Depolama alanında çalışan işçilerdi. Burada bir tutarsızlık var. Meta Sondasının iki astronotu hiç bir zaman alanın yakınına gitmediler ki."
HELENA: "Biliyorum. Üstelik daha başka tutarsızlıklar da var. O bölgede hiç bir zaman radyasyon sızıntısı kaydedilmedi. Ancak aralarında ortak olan bir özellik var ki, hem Sonda astronotları hem de yedek mürettebat aynı hayatı yaşamışlar, aynı eğitim programından geçmişler."
KOENIG: "Meta Sondasının fırlatılamayabileceğini mi söylüyorsunuz?"
HELENA: "Söyleyebileceğim şu ki yedek mürettebat tıbben uygun olacak gibi görünmekte, ancak bir doktor olarak, ve bilinmeyen etkenlerin varolmasından dolayı, uzayın derinliklerinde üç gün ya da üç ay sonra hastalanmayacakları garantisini veremem. "
KOENIG: "Ve tıbbi olarak riskin kabul edilemez olduğunu söylüyorsunuz?"
HELENA: "Risk çok büyük. Karar, tabii ki, sizindir."
KOENIG: "Doktor, adamları görmek isterdim."
KOENIG: "Eric? Frank? Ben John Koenig."
ALAN: "Harika, Young. Ne kadar zamanda yapabilirsin?"
YOUNG: "Bir haftaya kadar"
KOENIG: "Carter."
ALAN : "Komutan. Sizi görmek ne güzel"
KOENIG: "Seni iyi gördüm" "Pekala yola çıkmaya hazır mı?"
ALAN: "Tabii. Emir verdiğiniz anda geri sayıma başlayabiliriz. "
ALAN: "Gecikilen her saat başarı şansımızı azaltıyor"
KOENIG: "Yedek mürettebatın hazır olması ne kadar zaman alır.?"
ALAN: "Oh, yedi gün" "Yedek mürettebat? Ne demek istediniz?"
KOENIG: "Ne kadar zaman alır?"
ALAN: "Bunu yapamayız. Hesaplar, koordinatlar" "Haydi Komutan, bana anlatmak istemediğiniz bir probleminiz var"
KOENIG: "Kaptan, ben Meta Sondasının fırlatılabilmesini sağlamak için buraya geldim. Bilmek istediğim tek şey mürettebatın itiraz etmemesi, yola çıkmaya hazır olması"
ALAN: "Evet. Yola çıkmaya hazırız."
SIMMONDS: "Ah, John. Nasılsın? Ümit ediyorum artık yerleşmişsindir. Durum hakkındaki ilk izlenimlerini öğrenmek istemiştim. "
KOENIG: "Sabah bir ölüm olayı daha yaşandı. Nükleeer Depolama Alanında. Doktor Russell bunun bir tür beyin hasarı olduğunu söylüyor. Sebebinin radyasyon olduğunu düşünüyor."
SIMMONDS: "Evet, evet, bu teorisini Gorski’den dinledim. Ancak, kendisi çok iyi bir doktordur, John, özellikle de uzay tıbbında bu tür alanda, fakat bu durum hakkında yanılıyor. Ölümcül bir yanılgı. Bu yüzden ben, sondaya bu problemle ilgilenmek üzere birinici sınıf tıp adamları grubunu göndereceğim."
KOENIG: "Şimdilik bekleyin. Bekleyin. Bu şekilde karar verilmemeli. Herhangi bir şey yapmadan önce, depolama alanında radyasyon sızıntısı olmadığından emin olmak istiyorum."
SIMMONDS: "Bak, iki Meta Sondası astronotu alanın yakınında hiç bir yere gitmediler ki."
KOENIG: "Simmonds. Dokuz kişi öldü. Neden olduğunu bulmak istiyorum. Ne yapabileceğini sana söyleyeyim.. Daha fazla atomik atıl malzeme göndermeyin en azın- "
SIMMONDS: "Sen de biliyorsun bunu yapabilme imkanım yok. Atomik atıkların depolanması zamanımızın en büyük problemlerinden biri."
KOENIG: "Simmonds, bu karışık durumu düzeltmek için beni siz tayin ettiniz, şimdi yapmaya çalıştığım da bundan ibaret... Pekala, Komisyon üyesi. Pazarlığı bırakalım. Atık gönderilmesini durduracaksınız. Ben de Meta Sondanızın fırlatılmasını sağlayacağım. Anlaştık mı?"
SIMMONDS: "Pekala... Geçici olarak ara verelim. Yapabileceğim en iyi şey bu. İhtiyacın olan şey buysa."
KOENIG: "İhtiyacım olan bu." "Simmonds. Neden bana yalan söylediniz?"
SIMMONDS: "Bu adamların iyileşmeyeceklerini mi kastediyorsun?"
KOENIG: "Hayır. İyileşmeyecekler. Hiç bir iyileşme olmayacak ve siz de bunu biliyorsunuz."
SIMMONDS: "Pekala, bir dakika, John. Bu hikayeyi gizli tutmalıyız. Bunu yapmak zorundayız. Uluslararası Ay Finansman Komitesi onbeşinde toplanacak Meta sinyallerini ve özellikle de Meta Sondamızı tartışacaklar. Şimdi söylenecek bir kelime, bir ima, beceriksizlik su yüzüne çıkacak olursa, vakit geçirmeden bütün projemize verdikleri desteği geri çekeceklerdir. O yüzden bunu aklında tut."
KOENIG: "Paul."
PAUL: "Komutan?"
KOENIG: "Nükleer Depolama Alanını bizzat kendim tekrar kontrol etmek istiyorum."
PAUL: "Tabi, efendim."
KOENIG: "İki gönüllüye ihtiyacım var."
PAUL: "Çok güzel, Komutan."
KOENIG: "Burası 1.Alan."
KOENIG: "Collins. 2.Alana gitmek istiyoruz."
COLLINS: "Şimdi gidiyoruz, Komutan.! 1.Alanı dönüş noktası olarak kullanıyoruz. Navigasyon delta feneri."
COLLINS: "Bu bir yer işareti."
VICTOR: "Bir çeşit yer işareti"
KOENIG: "Collins."
KOENIG: "İyi bir görüntü için daha da yakınlaşın."
COLLINS: "Tamam, efendim."
VICTOR: "Burada radyasyon yok, John. Kontrolden geçirdim. Değerler normal."
KOENIG: "Bu burada yapılan ilk Nükleer Atık Depolama alanıdır. Ben ayrıldıktan sonra hiç kullanıldı mı?"
VICTOR: "Hayır, daha sonraları 2.Alana geçildi. Burası beş yıldır kullanılmadı."
KOENIG: "O günlerde sintokrit radyasyon koruyucularımız yoktu." "Etkili oluyor mu?"
VICTOR: "Tutulan raporlara göre oldukça etkili. Devamlı olarak gözlem altında tutuluyorlar."
KOENIG: "Pekala, Collins. Teşekkürler. Şimdi 2.Alana doğru hareket edin."
COLLINS: "Tamam, efendim."
KOENIG: "Tamamdır. gidelim."
JACKSON: "1.nokta kontrolü tamamlandı. Radyasyon normal."
JACKSON: "Sızıntı yok. 48.noktaya ilerliyoruz."
KOENIG: "Güzel, Jackson."
KOENIG: "Evet her şey yolunda gözüküyor."
VICTOR: "Hmm. Hem de aşırı derecede."
JACKSON: "Komutan."
JACKSON: "48.nokta kontrolü tamamlandı. Radyasyon normal. Sızıntı yok. Hepsi bu efendim. Burada her şey yolunda."
KOENIG: "Pekala, Jackson. Teşekkürler. Şimdi oradan mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde uzaklaş."
VICTOR: "Bu radyasyon değerlerinin burada güvenli düzeyde olduğunu kanıtlar gibi."
KOENIG: "Bu doktor Russell’ın teorisi için fazla bile."
VICTOR: "Hmm."
KOENIG: "İki Sonda astronotunu etkileyen ve diğer dokuzunu öldüren şey radyasyon değildi."
VICTOR: "Öyle gözüküyor."
KOENIG: "Kahretsin."
COLLINS : "Komutan, Buradan çıkmam gerekiyor."
KOENIG: "Tamam, Collins, Şimdi çıkıyoruz."
COLLINS: "Şimdi...şimdi..." "Şimdi!.. Kenara çekilin, Komutan, Ben buradan çıkıyorum!"
KOENIG : "Yapma dur, Collins, hepimizi öldüreceksin!"
VICTOR: "Sersemletici ateş!"
KOENIG: "Ouma." "Sonda astronotlarının eğitim uçuşları ile ilgili bütün kodlu bilgilerin bir dökümünü istiyorum. Collins tarafından gerçekleştirilen Kartal mekik uçuşları ile karşılaştırarak kontrol edilmesini istiyorum. Aralarındaki her türlü ilişkiyi, diğer her şeyi araştırın."
OUMA: "Hemen, Komutan."
KOENIG: "Doktor Russell?"
BOB: "Komutan. Doktor Mathias burada."
KOENIG: "Meta Sondası astromotlarının son durum raporu nedir.?"
BOB: "Frank Warren onüç yirmisekizde hayatını kaybetti."
KOENIG: "Peki Eric Sparkman?"
BOB: "Doktor Russell şu anda onun yanında."
HELENA: "Bilgisayar. Lütfen son raporu tetkik et."
BİLGİSAYAR: " 5.aşama Mutasyon tamamlandı. Bütün beyin aktiviteleri durdu. Hücresel hayat fonksiyonu sadece suni yaşam sistemi tarafından destekleniyor. Sonuç: Astronot Eric Sparkman öldü."
ALAN: "Öldüler mi? Eric? Frank? Neden?" "Demek istediğim, söylediğim-"
KOENIG: "Yalan söylediniz. Kimsenin anlayamadığı bir hastalıktan dolayı öldüler. Dünya Komuta bunun yalnızca geçici bir sorun olduğunu düşünmenizi istiyordu. "
ALAN: "Fakat Meta Sondası?"
KOENIG: "Sondayı unut, Carter." "Herhangi bir şey yapmazdan önce bu iki adamın neden öldüklerini bulmak istiyorum."
SIMMONDS: "Bu konuda hiç bir şüphe yok. Meta gezegeni bildiğimiz anlamda yaşama imkan verebilir."
VICTOR: "Doğru, ancak b,uradaki problem Meta Sondasını etkileyebilir."
SIMMONDS: "Meta’ya insanlı bir iniş gerçekleştirmek zorundayız. Hiç bir şey bizi durdurmamalı. Hiç bir şey."
HELENA: "Uzayın derinliklerinde üç yada üç ay sonra hastalanmayacaklarının garantisini veremem."
SIMMONDS: "Şimdi, göreviniz insanın Meta’ya gönderilmesini sağlamak."
KOENIG: "İnsanlık için büyük bir atılım. Bu artık karanlıkta tökezlemeye benzemeye başladı."
OUMA: "Burada Eric ve Frank’ın son eğitim uçuşunda kullandıkları Kartal’ın uçuş kayıt cihazından alınan bilgiler kayıtlı. Uçuş mükemmel bir şekilde kayıt ediliyorken, aniden kayıtta bir boşluk oluşuyor, iki dakika süreyle, aynen şöyle." "Ve her şey birden yeniden başlıyor. Mükemmel bir şekilde."
KOENIG: "Kayıt boşluğu nerede meydana gelmiş?"
OUMA: "Navigasyon delta feneri, diğer tarafta."
KOENIG: "1.Atık Depolama Alanı. Paul." "Son on gün içerisinde 1.Alanda kaydedilen herşeyi kontrolden geçir."
PAUL: "Sandra. 1.Alan son on gün kontrol, lütfen, sonuçları buraya getirin."
SANDRA: "Tamam, Paul."
KOENIG: "Mekik pilotu Collins 2.Alana giderken bizi 1.Alan üzerinden geçirdi. Her zaman bu rotada mı uçardı?"
PAUL: "Haftada dört ya da altı sefer."
KOENIG: "Burası bir dönüş noktasıymış, doğru mu?"
PAUL: "Bu karanlık yüzdeki bir kaç yapıdan biridir. 2.Alana ulaşmak için belirgin bir nirengi noktasıdır. "
KOENIG: "Sonda astronotları içinde mi?"
PAUL: "Aslında, eğitim uçuşlarını Alfa trafiğinden uzakta, karanlık yüz üzerinde yapmaktaydılar."
KOENIG: "Ancak o bölgenin üzerinde düzenli olarak uçmaktadılar değil mi?"
PAUL: "Fakat burada minimum yükseklik sınırlaması var."
KOENIG: "Aha."
OUMA: "Ayrıca uçuş kayıt cihazındaki boşluk son eğitim uçuşları sırasında meydana geldi."
KOENIG: "Bu sabah daha yakından izleme amacıyla Collins’den bu alanın üzerinden daha alçak uçmasını istemiştim. "
SANDRA: "Paul." "Komutan. 1.Depolama Alanı sıcaklık seviyelerinde aşırı artış tespit edildi. Bu mümkün değil." "Bütün göstergeler radyasyon seviyesinin normal olduğunu belirtiyor, ancak sıcaklık seviyesi yükselmeye devam ediyor. "
KOENIG: "Victor, tahmin ediyorum bağlantı noktası burada, iş bununla ilgili."
VICTOR: "Doğru. Sizinle aynı görüşteyim."
KOENIG: "1.Alanı video ekranına aktarın"
SANDRA: "İnanılmaz derecede sıcalık var. Fakat hala radyasyon yok."
KOENIG: "Bu anlaşılmaz bir durum."
KOENIG: "Atomik aktivasyon olmadan ısı artışı."
VICTOR: "Burada."
VICTOR: "Bakalım neymiş."
SANDRA: "Yangın. Kamera devre dışı kaldı."
PAUL: "İkinci kamera lütfen."
SANDRA: "Bütün görsel bağlantı koptu."
KOENIG: "Paul. Plaformdaki bir Kartalın derhal kalklasını istiyorum."
KOENIG: "Orada neler olduğu görmemiz lazım."
KOENIG: "1.Yaklaşma Alanı. Bilgi sistemlerinin hazır olup olmadığını kontrol edin."
OUMA: "Bilgi sistemleri devrede."
KOENIG: "Daha aktif hale geliyor. Yüksekliği biraz artıracağım."
KOENIG: "Başım belada. Hala bilgi akışı sürüyor mu?"
VICTOR: "Manyetik alanlarda genleşme var. Ölçüm yapamıyoruz. Acil olarak onu oradan çıkarın."
PAUL: "Bekleyin , Komutan. Sizi oradan çekip almaya çalışacağız."
PAUL: "Gemi yedek sistemlerini devreye alın, Komutan. Sizi kaybediyoruz."
KOENIG: "Yedeklemede arıza var. Bütün sistemler devre dışı kaldı."
PAUL: "Kurtarma gemisi hareket edin."
KOENIG: "İstikamet dört altı. Yükseklik üç beş."
KOENIG: "Şimdi kurtarma sinyal yayıcılarını devreye alıyorum. Çarpmaya on saniye."
KOENIG: "Ne haber?"
HELENA: "Sok. Küçük fiziksel şok. Hiç bir buluntuya ulaşamıyoruz."
BOB: "Hepsi bu kadar, Komutan."
KOENIG: "Pekala, orada kendimi normal hissettiğimi söyledim, oradan yürüyerek çıktım, herhangi bir hasar yok."
HELENA: "Komutan." "Benim aradığım bir çeşit hasar değil ki." "O Alanın şüphe altında olduğunu biliyordunuz.. İki Sonda astronotunu ve mekik Kartal pilotunu bir şekilde etkilediğini biliyordunuz. Öyle olduğu halde kalkıp kendi başınıza oraya gidebildiniz. Biz burada cevap aramaktayız, Komutan. Kahramanlar değil."
KOENIG: "Benim için bu kadar endişelendiğinizi bilmiyordum."
VICTOR: "Hmm. Şuna bak." "Bu 1.Alanda kulllanılan izleme cihazıdır. Bu, oradaki yapay gravitasyon sisteminin manyetik değerlerini kayıt etmek için kullanılmaktaydı." "Alan kapatıldığı zaman, son beş yıl içerisinde hiç bir kayıt yapmamış, bir de şimdi bak"
ALAN: "Manyetik alanda yirmi katlık bir artış söz konusu."
VICTOR: "Hmm. Ve bu yanmazdan önce tespit edebildiği. Oysa kafamızı sadece radyasyona yormuştuk. Yanlış."
VICTOR: "Bu cihazlar bana başka şeyleri gösteriyorlar." "Sanırım, yıllardır orada depolanmış olan atomik atıkların yeni bir etkisi ile karşı karşıyayız. Benzeri görülmemiş manyetik enerji yayılması."
KOENIG: "1.Alan üzerindeki ani alevlenmenin sorumlusu da menyetik enerji mi?"
HELENA: "Manyetik enerji beyin hasarına mı yol açıyor?"
VICTOR: "Kontrol etmeyi aklımıza bile getirmediğimiz bir şey, ancak inanıyorum ki bu, navigasyon sisteminizi devre dışı bırakan ve astronotların uçuş kayıt cihazını devre dışı bırakan manyetik alanda meydana gelen ani bir dalgalanmaydı. "
KOENIG:"Sonda astronotları bu alan üzerinde günlük uçuşlar yapmaktaydılar.Tıpkı Collins’in mekikte yaptığı gibi."
HELENA: "Öyleyse hepimiz buna maruz kaldık. Hepimiz 2.Alanda bulunduk ve oraya ulaşmak için 1.Alan üzerinde dönüş yaptık. Bu daha önce gerçekleşmeyen topyekün bir etki olmalı.-"
VICTOR: "Gördüğüm kadarıyla orada gittikçe önem kazanan daha büyük bir problem var. 1.Alan manyetik bir yüzey altı ateş fırtınası içinde kendi kendine alev aldı. Benim şu anda endişelendiğim aynı şeyin 2.Alanda da olabileceği. "
KOENIG: "Ne kadar zamanımız var?"
VICTOR: "Manyetik seviye ile ilgili kesin bilgilere ihtiyacımız var. "
HELENA: "Bu yüzey şartlarında başka insanların sorumluluğunu almak istemiyorum.."
KOENIG: "Ben de. Manyetik seviyeleri izlemek üzere bir Kartalı donatacağız ve bunu uzaktan kontrol ile yapacağız. "
KOENIG: "Hareket ediyoruz. Yavaş."
KOENIG: "Aynen devam et." "Güzel." "Böyle güzel, Paul. Aynen devam et, Paul."
KOENIG: "Alıcılar kayıda başladı."
SANDRA: "Radyasyon değeri normal. Manyetik alan sıfır."
KOENIG: "Tamam, Paul, indir."
PAUL: "Tamam, Komutan."
KOENIG: "Ne kadar kolay değil mi."
KOENIG: "Gemiyi oradan kaldır, Paul!"
VICTOR: "Dalgalanma." "Manyetik dalgalanma."
KOENIG: "Paul. Derhal Komisyon Üyesi Simmonds ile bağlantı kur. 1 nolu Alfa Acil Durum Kodunu ilet. "
PAUL: "Tamam, efendim."
KOENIG: "Haklıydınız doktor. Bu radyasyondu. Manyetik radyasyon. Şu anda insanoğlunun yapmış olduğu en büyük bombanın üzerinde oturmaktayız. "
KOENIG: "Komisyon Üyesi."
SIMMONDS: "Komutan." "Ofisim 1 nolu Alfa Acil Durum Kodunuzun doğruluğu konusunda süpheye düştü. Size ulaşmak mümkün olamadı gibi."
KOENIG: "Şu anda buradayım."
VICTOR: "Komisyon Üyesi, "
VICTOR: " Şu anda 2.Alan iç kısmında ısı artmaya başladı" "Şimdilik 1.Alandakin toplam değerden 140 katı fazla. Bu değerlerde zincirleme reaksiyon başlayabilir."
SIMMONDS: "1.Alanda olduğu gibi kendi kendine alevlenme ihtimali nedir?"
KOENIG: "Simmonds." "Anlamışa benzemiyorsunuz. Bunun tepesinde oturuyoruz, hiç bir şans yok."
SIMMONDS: "Pekala, ne yapılmalı?"
VICTOR: "Oh, denemek ve parçalara bölmek, bombayı etkisiz hale getirmek, kütleyi yok etmek: kütleyi daha geniş bir alana yaymayı başarabilirsek-"
SIMMONDS: "Tamam, öyleyse, bunu yapalım."
VICTOR: "Sınırlı zamanımız var."
PAUL: "Komutan Koenig."
KOENIG: "Evet, Paul?"
PAUL: "Altı Kartalın dönüşüm işlemi tamamlandı, Komutan. Şu anda Alana doğru hareket ediyorlar."
KOENIG: "Tamam, Paul. Hemen yanında olacağım."
KOENIG: "Pekala, Paul. Görelim nasıl olacak."
PAUL: "Evet, efendim."
PILOT 14: "Paul, burası Kartal Bir Dört."
PILOT 14: "Navigasyon sisteminde küçük titreşimler algılıyoruz."
PAUL : "Tamam şimdi kontrol ediyorum."
KOENIG: "Ouma. Merkezi Bilgisayarın mümkün olan her şeyi içerecek şekilde güncellenmesini istiyorum. Komple."
PAUL: "Yirmialtı numara."
PAUL: "C dokuz parseline dağıtın."
PAUL : "Tekrar ediyorum, C dokuz parseline dağıtın."
PILOT 14: "D parseli şu anda doldu, Paul."
PILOT 14: "Şu anda E’ye doğru hareket ediyoruz."
ZEBRA: "Burası Zebra İstasyonu Bölgesi.. Kartal altı, altıncı kanala geçin."
KOENIG: "Nasıl gidiyor?"
PAUL: "Navigasyon arızaları oluşuyor "
PAUL: " gemilerin üzerinde. Değiştirme işlemi için üsse döndüler."
VICTOR: "Manyetik alan genişlemeye başlamış olmalı."
KOENIG: "Söyle yüksekliği artırsınlar."
PAUL: "Tamam." "Ana Kontrolden bütün Kartallara."
KOENIG: "Carter."
PAUL: "Yüksekliği on birime kadar artırın."
KOENIG: "Başka gemimiz var mı?"
ALAN: "Hayır, efendim. Hepsi şu anda görevde."
KOENIG: "Pekala Komisyon Üyesinin Kartalını yörüngeye sokun. Oradaki işlerin yukarıdan nasıl göründiğini rapor edin."
ALAN: "Tamam."
KOENIG: "Değerler?"
SANDRA: "Sıcaklık seviyesinde değişiklik yok, manyetik alan düzensiz."
VICTOR: "Bu durum beni endişelendiriyor."
PILOT 14: "Sanıyorum yüz birim daha yükselmemiz gerekir, Komutan."
ALAN: "Kartal Bir’den Alfa’ya."
PAUL : "Yolun açık olsun, Bir."
ALAN: "Kalkış tamamlandı, rota bilgisayarda tespit edildi ve programlandı. Dört dakika içinde yörüngede olacağım."
SIMMONDS: "Bütün seviyelerde değişim gözlenmiyor. Kontrol altına aldığımızı düşünmüyor musun, John?"
KOENIG: "Bir şey söylemek için çok erken."
SIMMONDS: "Pekala, Bunun bana iyi şeyler vadettiğini söylemeliyim." "İyi iş. Şimdi, hemen bir durum raporu hazırlamam gerekiyor. Evet, bu bir sonraki adımımızı düşünmek için bize zaman kazandıracak.. Doğru değil mi, John,-"
KOENIG: "Ben bir flaketi önlemek için insanların hayatlarını riske attıklarını görüyorum..büyük bir felaket. Artık, uyanın, Komisyon üyesi. Eğer işler kötü giderse, rapor edceğiniz kimse olmayacak. Kurtulan olmayacak."
PAUL: "Komutan! Başladı!"
KOENIG: "İptal. Operasyon iptal."
PAUL: "Ana Kontrolden bütün Kartallara. Derahl üsse dönün. Tekrar ediyorum, derhal üsse dönün."
GENÇ KIZ: "Hayııır!"
PAUL: "Bütün bölümler bloke-"
GENÇ KIZ: "Hayıır!"
HELENA: "Hareket edemiyorum..!"
VICTOR: "Çekim kuvveti...hareket ediyoruz..!"
ALAN: "Alfa, beni duyuyor musunuz? Alfa, alıyor musunuz? Alfa, Sizi alamıyorum. Belki siz beni alabiliyorzunuz."
ALAN: "Ay Dünya yörüngesinden uzaklaşıyor. Bir patlama oldu."
ALAN : "Bu bizi Dünya yörüngesinden kopardı."
ALAN: "Alfa, beni duyuyor musunuz? Tekrar ediyorum. Alfa, iyi misiniz?"
ALAN: "Alfa, alabiliyor musunuz? Sizi alamıyorum."
ALAN: "Alfa! Alfa, neler oluyor aşağıda?" "Bağlantıyı kaybettik." "Beni duyabiliyor musun, Alfa?" "Alfa, Bütün kanalları açık tutuyorum. Şimdi, iyiyseniz, bir radyo kırmızı sinyali gönderin, herhangi bir sinyal."
ALAN: "Alfa!" "Dünya’dan uzaklaşıyoruz!" "Alfa, alabiliyor musun? Alfa!"
KOENIG: "Carter... Beni duyabiliyor musun..?"
ALAN: "Komutan. Allah’a şükür iyisiniz. Neler oluyor aşağıda?"
KOENIG: "Muazzam çekim güçlerinin etkisi altındayız."
KOENIG: "Zorlukla..hareket edebiliyoruz..."
KOENIG: "Bekle bir dakika... Sanki..yavaşlamaya başladı."
PAUL: "Siz iyimisiniz?"
KOENIG: "Evet.."
VICTOR: "Çekim gücü 3 birime düştü! Normale dönüyoruz." "Görüyor musun, Bütün Depolama alanı büyük bir roket motoru gibi çalıştı ve bizi yörünge dışına fırlattı. Ancak fizyon durdu ise daha fazla hızlanmamamız gerekir. Carter’ın şansı olabilir."
KOENIG: "Carter. Beni duyabiliyor musun?"
ALAN: "Evet, sesinizi net ve güçlü bir şekilde alabiliyorum."
KOENIG: "Üsse dönebilir misin?"
ALAN: "Evet. Yapabilirim."
ALAN: "Yaklaşmaya başlıyorum. Yapabilirim."
KOENIG: "Güzel, Kaptan."
KOENIG: "Üssü kontrol edin."
PAUL: "Burası Ana Kontrol. Bütün bölümler durum raporu."
GÜVENLİK: "Güvenlik bölümü. Ses bağlantısı var. Video sistemleri devre dışı."
SERVİS: "Servis bölümü. Bütün enerjimiz kayboldu. Acil durum sistemleri devrede."
BOB: "Tıp bölümü, Paul. İki odada patlama dekompresyonu oldu. Bölümler bloke. Sızıntı yok. Yaralıları kabul edecek yeterlilikte çalışır durumdayız."
HELENA: "Gloria, Lew’e yardım et lütfen."
PAUL: "Mars uydusunda geniş açı video görüntüsü alıyorum."
PAUL: "Dünya'ya dönebilecek miyiz?"
KOENIG: "Ouma. Ana Bilgisayara danış. Boşaltma planı ile ilgili ihtimal raporu istiyorum."
OUMA: "Tamam, efendim."
KOENIG: "Ana Ekrana aktar, Paul. Bu buradaki herkesi etkiliyor, hepimizi."
BİLGİSAYAR: "Acil Boşaltma Operasyonu."
BİLGİSAYAR:
"Belirsiz faktörler.
1. Ay bilinmeyen bir rotada
2. Çekim güçleri sürekli değişmekte. Bu durum Ay’ın Dünya’dan uzaklaşmasına sebep oluyor
3. Uçuş planı yapmak için bilgi yetersiz "V "Bilgi bankasında bulunan, Boşaltma Operasyonu ile ilgili hiç bir faktör uygulanamaz"
"Bilgi yetersiz Gelişen olaylardan dolayı İnsan kararına ihtiyaç var "
KOENIG: "Bütün Alfa bölümlerinin dikkatine."
KOENIG: "Ben Komutan John Koenig."
KOENIG: "Bildiğiniz gibi, Ay yörünge dışına savruldu. Dünya gezegeninden tamamen kopmuş durumdayız.. Bizler, enerji kaynakları, yaşam ortamına sahibiz, dolayısıyla, hayatta kalma imkamız var. Uçuş planı olmadan Dünya’ya dönmeyi deneyecek olursak,’
KOENIG: " yeterli kaynak olmadan, inancıma göre başarısız olacağız."
KOENIG: "Bu yüzden, benim görüşüme göre, bunu denememeliyiz."
HABER SPİKERİ: "Ay yüzeyinde meydana gelen eşi görülmemiş kazanın, burada Dünya üzerinde büyük yan etkileri oldu. Yerçekiminde bozulma, Amerika Birleşik Devletleri’nde, San Andreas fay hattı boyunca, ve Yugoslavya’da, yine aynı şekilde Güney Fransa’da meydana gelen depremler, çok büyük insan hayatına ve maddi … Продолжение »